Verdiğin şehitler toprak anada,
Heybetleri yaşar birçok anıda,
Ey yolcu; şöyle bir fark edip bak ta,
Nelere kadirdir, aslan Mehmed’im

Dolaşıp gezelim sayfalarını,
Tarihin içinde yaşananları,
Bağrından çıkan o kahramanları,
Yad edip analım, aslan Mehmed’im.

Anarken tanımak vazifemizdir,
Mehmed’in içinde, Mehmed gizlidir,
Her biri diğeri olup dirilir,
Davaları birdir, aslan Mehmed’im.

Birisi vardır ki dünya tanıyor,
İmkansız denilen bendi kırıyor,
Düşününce akıl mantık almıyor,
Kaldırdığı gücü, aslan Mehmed’im.

Onsekiz mart günü, deniz savaşı,
Devam ediyorken şiddetle hızı,
Azgın bir at gibi düşman zırhlısı,
Tabyaları döver, aslan Mehmed’im.

Birçoğu batmışken boğaz dibine,
Bir tanesi gider kıyı üstüne,
Bombalar gönderir Mecidiyeye,
Tabyamız toz duman, aslan Mehmed’im.

Düşerde üstüne düşman mermisi,
Havaya uçarak cephaneliği,
Kaplar ortalığı toz zerreleri,
Göz gözü göremez, aslan Mehmed’im.

Her yana savrulur taş ve topraklar,
Mehmedlerden kopan kanlı parçalar,
Manzara en katı yüreği dağlar,
Her parçan kutsaldır, aslan Mehmed’im.

Top yardımcısıdır Seyit Onbaşı,
Silkelenir kalkar, doğrultur başı,
Anlar ki ölmemiş yoktur yarası,
Şükreder Allah’a,aslan Mehmed’im.

Sağında solunda kalmamış kimse,
Bir tek Ali cevap,verir sesine,
Sorar; arkadaşlar, herkes nerede,
Öğrenir, şehitler, aslan Mehmed’im.

Yönelir bakışı boğaz yönüne,
Zırhlıyı fark eder,telaş içinde,
Yol alıp gidecek dur denilmezse,
Durduran Seyittir, aslan Mehmed’im.

Bir tek top kalmıştır,sağlam geriye,
Parçalanmış vinci, mermi sürmeye,
Tek çare taşımak insan gücüyle,
Ya Allah der Seyit, aslan Mehmed’im.

Ali’ye derki tut,mermi ucundan,
Sırtıma vuralım, çok geç kalmadan,
Bu gemi geçmesin Çanakkale’den.
Geçirtmez Seyitim, aslan Mehmed’im.

Yoldaşı hayretle bakar Seyit’e,
Kaldıramazsın ki, der sözleriyle.
İkiyüzyetmişbeş kilogram gele,
Bir merminin yükü, aslan Mehmed’im.

Kararlıdır durmaz Seyit Onbaşı,
Denemek lazımdır o imkansızı,
Çaresizlik bölmez vatan aşkını,
Daha çok arttırır, aslan Mehmed’im.

Allah’ın izniyle muvaffak olur,
O temiz niyeti yerini bulur,
Mucize gibidir, mermiyi taşır,
Topun ağzına dek, aslan Mehmed’im.

Ayarlar nişanı hedef yönüne,
Besmele çekerek verir ateşe,
Zırhlıya isabet edip gemide,
Dümeni parçalar, aslan Mehmed’im.

Başıboş savrulur gemi sularda,
Az sonra tüm hızla, çarpar mayına,
Sağır eden büyük, bir patlamayla,
Yan yatıp gömülür, aslan Mehmed’im.

Koşarak Seyit’i bulur anlarlar,
Yükselir tekbirler, çınlar alkışlar,
Kucaklaşır asker ve komutanlar,
Gözyaşları seldir, aslan Mehmed’im.

Bir mermi bir asker, neler gösterir,
Savaşın kaderi bile değişir,
Türk askeri iman ile beslenir,
Ayrılmaz hak yoldan, aslan Mehmed’im.

Yayılır Seyit’in namı her yere,
Dolaşır dillerde ve gönüllerde,
Sonraki gün yine kaldır derlerde,
Kıpırdamaz mermi, aslan Mehmed’im.

Mustafa Kemal’e gider haberi,
Merak eder görmek ister yiğidi.
Getirtir yanına koca Seyit’i,
Birliğinden alıp, aslan Mehmed’im.

Oturtur yanına başlar sohpete,
Bir fincan kahveyi ikram ederde,
Tebrik ve takdirler eder askere,
Şefkati bellidir, aslan Mehmed’im.

Derki asker sende, yoksulsun hem de,
Duydum ki ödüller teklif edile,
İstemem demişsin, almayıp niye?
Onbaşı mahcuptur, aslan Mehmed’im.

Vatana hizmettir yaptığım benim,
Ne altın ne para ne şan beklerim,
Bir fincan kahveniz ödül bilirim,
Bu bana yeter der, aslan Mehmed’im.

Albayı gülerek sorar Seyit’e,
Kaldırır mısın ki beni de söyle,
Çekinme cevabı bana de hele.
Cevabı müthiştir, aslan Mehmed’im.

Hiçbir gülle ile kıyaslanamaz,
Ağırlığınızda hem ölçülemez,
Ben değil hiç kimse kuvvet yettirmez,
Sizi kaldırmaya, aslan Mehmed’im.

Aldığı yanıttan albay memnundur,
Sohpeti bir soru ile son bulur,
Yıllardır askersin, usanç var mıdır?
Dönsen gelir misin, aslan Mehmed’im.

Seyit derki varsam gitsem evime,
Sonra deseniz ki haydi cepheye!
Koşarak gelirim ömrümce bile,
Asker kalırım ben, aslan Mehmed’im.

Böyledir milletin, aziz erleri,
Karşılık beklemez yapar hizmeti,
Kaç Seyit görmüştür, savaş tarihi,
Türk destanlarında, aslan Mehmed’im.

Zafer kazanılıp savaş bitince,
Onbaşı gazidir döner köyüne.
Ormancılık ile kömürcülüğe,
Devam edip gider, aslan Mehmed’im.

Otuzdört yılında soyadı alır,
“Çabuk” soyadını seçerek taşır,
Otuzdokuz yılı rahatsızlanır,
Rabbine kavuşur, aslan Mehmed’im.

Üçpınarlı Ali, Balıkesirden,
O devirde ünlü kabadayıyken,
Toplar çevresini, kaçmaz cepheden,
Gönüllü teslimdir,aslan Mehmed’im.

Bu gönüllü grup yüzyirmi kişi,
Kimisi nişanlı kimisi evli.
Canandan vazgeçip terk etmiş evi,
Namusu uğruna, aslan Mehmed’im.

Ali telaşlıdır durmaz yerinde,
Komutanı bulup kendi dilinde,
Bre komutanım bu durmak niye,
Demiştir sabırsız, aslan Mehmed’İm.

Komutanı derki vakti gelince,
Saldırı yapılır hep beraberce.
Serbest davranarak düşman önüne,
Atlanmaz öylece, aslan Mehmed’im.

Ali sorar ona,peki komutan,
Haber versen bize sen başlamadan,
Yarım saat önce o saldırıdan?
Subayı evet der, aslan Mehmed’im.

Yarım saat kala, çarpışmalara,
Yüzyirmi kişide yok ortalarda.
Çıkıp ta gelince, şaşkınlıklara,
Boğarlar herkesi, aslan Mehmed’im.

Yanlarında gelmiş her birisinin,
Ayrılık nişanı sevdiklerinin,
Ya çember bağlanmış yada mendilin,
Üstüne yazılmş, aslan Mehmed’im.

Süslenip takmışlar nişanlarını,
Meydan cenk değil de bayram alanı,
Düğüne gelmişçe coşkularını,
Tutamaz dökerler, aslan Mehmed’İm.

Ali izah eder komutanına,
Dönmeye gelmedik biz buralara,
Birazdan kavuşup, Yüce Allah’a,
Huzura çıkmak var, aslan Mehmed’İm.

Onun için aldık abdestimizi,
Çamaşır değiştik giydik temizi,
Teslim ettik Rabbe yüreğimizi,
Ölmeye hazırız, aslan Mehmed’im.

Bugün bize bayram, düğün günüdür,
Yiğidin harmanı burada dövülür,
Er kişi ölüme böylesi yürür
Diyerek anlatır, aslan Mehmed’im.

Dolarda gözleri dinleyenlerin,
Moral olur hali bu yiğitlerin,
Allah Allah diye, tekbirlerinin,
Nidası yükselir, aslan Mehmed’im.

Sonrası zabitin kayıtlarında,
Anlatır çarpışma sürdü akşama,
Dövüştük, dövüştük hiç durmayıp ta,
Nice şehit verdik, Aslan Mehmed’im.

Yüzyirmi gönüllü askerimizden,
Sadece üç kişi ölmeyip dönen,
Diğer hepsi şehit, Hakka yürüyen,
Arşın yolcusudur, aslan Mehmed’im.

Arayıp bulurlar, Aliyi yerde,
Şehit düşmüş yatar,bayrak elinde,
Sımsıkı kavramış vermez kimseye,
Şanını hak etmiş, aslan Mehmed’im.

Uğraşır açılmaz o parmakları,
Öylece gömerler, sarıp bayrağı,
Mezarı olurda bir ağaç altı,
Gönüllü erlerin, aslan Mehmed’im.

İsimsiz kaç Ali toprak altında,
Mehmed’in her biri millet katında,
Ölmeyip yaşıyor vatan aşkıyla,
Aşk O’ki imandan, aslan Mehmed’im.

O aşk değil midir, dağlar deviren,
Çorak topraklarda otlar bitiren,
Ardından gelene, özgürlük veren,
Ölümsüz askerim, aslan Mehmed’im.

Beş mayıs akşamı Seddülbahir’de,
Taşınır yaralı sedye içinde.
Üsteğmen Sırrı Bey, dolu gözlerle,
Cepheyi seyreder, Aslan Mehmed’im.

Gidenler gitmiştir, gülümsemeyle,
Görevi yapmanın hazzı içinde.
Yükselir ruhları şerefleriyle,
Rabbinin katına, Aslan Mehmed’im.

Yaralı olanlar acı içinde,
Kimisi ağırdır son nefesinde.
Tedavi görenler bitmez hevesle,
Çarpışmak isterler,Aslan Mehmed’im.

Dört kişi taşırlar bir yaralıyı,
Başı ve vücudu tümü sargılı,
Tek gözü açıkta duyulur ahı,
Sırrı Bey yaklaşır, Aslan Mehmed’im.

Komutan eğilir bakar yüzüne,
Dağlanır yüreği nice Mehmed’e.
Anlatır gibidir iniltisiyle,
Yaşanan savaşı, Aslan Mehmed’im.

Silifkeli Mehmet çavuştur yatan,
Öğrenir adını sorar komutan,
Bir isteğin var mı, de bize hemen,
Diyerek hüzünlü, Aslan Mehmed’im.

Garibin tek kaşı kalkar yukarı,
İstemez hiçbir şey,tekrar subayı,
Sorarak bırakmaz o yaralıyı,
Hizmetindeyim der, Aslan Mehmed’im.

Çavuşun buğulu gözünde sıla,
Kucağında bebe, bekler bir ana.
Konuşamaz hali yok belki ama,
Anlatır çok şeyi, Aslan Mehmed’im.

Sırrı Bey yormayı istemez daha,
Varın götürün der rahat çadıra,
Duyunca can gelir sanki çavuşa,
Konuşmaya başlar, Aslan Mehmed’im.

İstemem der çadır, beni sipere,
Götürüp bırakın düşman içine.
Orada kavuşsun ruhum Rabbime,
Tek dileğim budur, Aslan Mehmed’im.

Yirmibir ağustos, sıcak kaynıyor,
Susuzluk erleri kırıp geçiyor.
Anafartalar’da savaş sürüyor,
Olanca hızıyla Aslan Mehmed’im.

Onikinci tümen alayındaki,
İkinci taburun susuzdur hepsi.
O sıcak altında cephe ateşi,
Yakıp ta kavurur, Aslan Mehmed’im.

Tabur komutanı düşünür çare,
Askeri ölecek su bulmaz ise.
Ankaralı Ali, gözü pek hem de,
Bu işe uygundur, Aslan Mehmed’im.

Çağırır yanına Ali çavuşu,
Der ki şu tepenin ardındadır su,
Dikkat et kurmuştur İngiliz pusu,
Pınarın başında, Aslan Mehmed’im.

Ali çavuş alır mataraları,
Çabucak tırmanır, çorak bayırı.
Fakat İngilizler, eli silahlı,
Suyu tutmuşlardır, Aslan Mehmed’im.

Kaçsa görülecek gerisin geri,
Gitse vurulacak bellidir hali.
Ne yapsam der durur, zordur görevi,
O an karar verir, Aslan Mehmed’im.

İnanmak zorsa da yaşanan ana,
Ali silah gibi elde matara.
Teslim olun çeker dokuz düşmana,
Elleri havada, Aslan Mehmed’im.

Evet teslimdirler, ne gördülerse,
Çanakkale baştan başa mucize.
Silahlar boyunda etkisiz halde,
Önüne katmıştır, Aslan Mehmed’im.

İçlerinden biri hafif yaralı,
Ağırdan yürüyor aksak ayağı.
Ali’ ye göreyse tek kurnazlığı,
Yardım beklemektir, Aslan Mehmed’im.

Evhamlanan Ali düşer telaşa,
Bir an önce dönmek ister tabura.
Bir tüfek darbesi vurur düşmana,
Oracıkta ölür, Aslan Mehmed’im.

Şaşırır kendide küçük darbeyle,
İngiliz askerin o ölümüne.
Varıp birliğine esirleriyle,
Görevi tamamlar, Aslan Mehmedim.

Lakin huzursuzdur kemirir beyni,
Düşünür dinimiz korur esiri.
Öldürdüm bilmeden günah mı şimdi,
Kendini kahreder, Aslan Mehmed’im.

Ya Allah mahşerde hesap sorarsa,
Katil gibi miyim Mevla katında,
Diyerek içinde dinmez sızıyla,
Ömrünü tamamlar, Aslan Mehmed’im.

Torunu öğretmen Hasan efendi,
Ali çavuştan hep, nakil ederdi.
Hiç unutamadı o İngiliz’i,
Hayatı boyunca, Aslan Mehmed’im.

İşte bu anlayış bizim farkımız,
Bu yüzden dünyada tek ecdadımız.
Özgürlük şanımız zafer hakkımız,
Destanlar destanı, Aslan Mehmed’im.

Balkan savaşının hezimetinden,
İzler taşıyarak acılar çeken,
Nice Türk erleri var ki gönülden,
Cepheye yazılır, Aslan Mehmed’im.

Bunlar dan birisi Yahya çavuştur,
Ezineli olup ta namı meşhurdur,
Ertuğrul koyunda durmaz vuruşur,
Askere moraldir, Aslan Mehmed’im.

Çocuk yaşlarında katılmış harbe,
Balkanlarda görmüş etmiş tecrübe,
Dinmez sızısıyla Çanakkale’de,
Gerçeği anlatır, Aslan Mehmed’im.

Derki kardeşlerim Balkan harbinde,
Zayıf davranıp ta düştük ne derde,
Az daha kayıptı İstanbul bile,
Dersimiz alalım, Aslan Mehmed’im.

Sakın ha dönmeyin siperden geri,
Korkuyu duymayın, unutun seri,
Davranan olursa bizzat mermiyi,
Ben sıkarım bilin, Aslan Mehmed’im.

Ezineli Yahya ve arkadaşları,
Ertuğrul koyunu bekler sabırlı,
Çıkarmada üç bin düşman sayısı,
Gemiyle karaya, Aslan Mehmed’im.

Son anı bekleyip ateş açarlar,
Birer,birer vurup sağ bırakmazlar,
Denizin rengini ala boyarlar,
Düşmanın kanıyla Aslan Mehmed’im.

İngiliz pilotu havadan görür,
Denizin rengini dehşete düşer,
Kaybını anlayıp rapora geçer,
Tez subaylarına, Aslan Mehmed’im.

Alırlar tepeyi ateş hattına,
Donanma topuyla ve uçağıyla,
Piyade çıkmamış bir tek karaya,
Düşmanın hırslanır, Aslan Mehmed’im.

Saatler ilerler binlerce mermi,
Ölüm yağdırarak vurur tepeyi,
Dört bin altı yüzü geçer adedi,
Atılan kurşunun, Aslan Mehmed’im.

Sonunda sessizlik çöker akşama,
Yiğitler şehittir görev başında,
Kök söktürmüşlerdir onca düşmana,
Hiç aman vermeden, Aslan Mehmed’im.

İngiliz komutan merak içinde,
Kaç bin Türk ölmüştür acep tepede.
Subayları cevap getirince de,
İnanmak istemez, Aslan Mehmed’im.

Tekrar,tekrar ister sayı onlardan,
Cevap hep aynıdır, çıkamaz şoktan.
Ellibeş altmışı geçmez kahraman,
Binlere bedeldir, Aslan Mehmed’im.

Ezine’li Yahya gözünü açar,
Bir çadır içinde sargılı yatar,
Ben neden ölmedim kahrıyla yanar,
Dualar içinde, Aslan Mehmed’im.

Yahya yiğit yine alır silahı,
Ertesi gün koşar düşmana karşı.
Çok geçmez karşılık bulur duası,
Rabbine kavuşur, Aslan Mehmed’im.

Manzara bellidir, yurt yangın yeri,
Gidenler dönmez ki cepheden geri.
Analar feryadı göğü ve yeri,
Delip de geçiyor, Aslan Mehmed’im.

Değirmen gibidir savaş meydanı,
Öğütür canları, doymaz iştahı.
Toprağın bağrına kahramanları,
Teker, teker verdik, Aslan Mehmed’im.

Beyazıt meydanı ve Enver Paşa,
Anlatır durumu bekleyen halka.
Daha çok erimiz lazım vatana,
Diyerek çağırır, Aslan Mehmed’im.

Hınca hınç doludur insan meydanda,
İstanbul’un halkı taşıp coşmakta,
Hepsinin içi de kan ağlamakta,
Memleket haline, Aslan Mehmed’im.

İçlerinde vardır birçok öğrenci,
Cepheye koşmaya baştan hevesli.
Oysa alınamaz kanun gereği,
İstanbul Lisesi, Aslan Mehmed’im.

Durur mu yiğitler vatan yanarken,
Gönüllü giderler, ellisi birden.
İstanbul Lisesi öğrencisiyken,
Siperi seçerler, Aslan Mehmed’im.

İntikal ederler birliklerine,
İkinci tümene gece vaktinde.
Savaşı bilmezler yoktur tecrübe,
Durdurulamazlar, Aslan Mehmed’im.

Kaynar yürekleri öfke içinde,
Bir an önce gidip düşman üstüne,
Ya şehit ya gazi tüm güçleriyle,
Çarpışmak isterler, Aslan Mehmed’im.

Sabahı beklemez gencecik erler,
Sarılıp tüfeğe ya Allah derler.
Altı saat sonra haber ederler,
Yiğitler şehittir, Aslan Mehmed’im.

Acı haberleri gelir okula,
Kardeşleri düşer bir büyük yasa.
Siyaha boyanır anılarıyla,
İstanbul Lisesi, Aslan Mehmed’im.

4.Bölüm İçin Tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir