Başı dumanlı dağlar gibiyiz. Mağrur, dik ama puslu.

Hem şehirden epey uzak duran, hem de  gözü yollarda, ıssız kıvrımlarına misafir bekleyen hallerdeyiz.

Suskunluk neredeyse olmazsa olmaz bir dinlenme tesisi.

Etrafımız dört mevsim her daim.

Kışın zemherisi içinde güneşi beklerken, yakıcı alevden de bir o kadar kaçıyoruz nedense.

Renk renk çiçekler açıyor el değmemiş bakir topraklarımızda ama gelin görün ki

kokularını duyurmak için gizli bir hasret yanıyor bağrımızda.

Başı dumanlı dağlar gibiyiz.

Pusun ardındaki dünyamızı ancak emek ve zahmetle yollarımızdan yürüyen,

zirveye tırmanmaya çalışanlar görebiliyor.